Sait Faik’e Mektuplar

SAİT FAİK’E SİZ DE BİR MEKTUP YAZMAK İSTER MİSİNİZ?

 
 

 

Uyarı: Bu form yalnız tarayıcınızda JavaScript etkinleştirilmişse kullanılabilir.

 

 
* ile işaretlenmiş alanlar zorunludur.
Yazılan mektuplar tarafımızdan kontrol edildikten sonra yayınlanacaktır.
Mektuplar ile ilgili değişiklik yapma, silme ve yayınlama hakkına sahibiz.
44.197.111.121 IP adresiniz saklanacaktır.
İlgili aydınlatma metnine https://saitfaikmuzesi.org/wp-content/uploads/2020/11/SaitFaikeMektupAydinlatmaMetni.pdf adresinden ulaşabilirsiniz.
15 kayıt.

SEYHAN CAN / EMEKLİ EDEBİYAT ÖĞRETMENİ / BURSA


üzerine yazdı 15/08/2023

Cepleri susam kokan güzel Adalı,

Yaşamının on beş yılını geçirdiğin bu evi görmek için geldim onca yolu…

Küçük diye öperek denize bıraktığın balığı; rıhtımın kenarında mehtaplı denizi seyreden kediyle ahbaplık edişini; sana, ihtiyar balıkçıları kapan ejderhanın hikâyesini anlatan kara gözlü, tombul yanaklı, saf ve hassas balıkçı çocuğu; akşamları Ada’nın çocuklarını etrafına toplayarak onlarla kuşlar, sazlıklarda yaşayan İspari balıkları hakkında konuşmanı göremeyeceğimi biliyorum.

Yazı yazmaktan vazgeçtiğin, namuslu insanların arasında tevekkülle ölümü beklemeye karar verdiğin günlerde; kağıt kalem almak için koştuğun tütüncüyü, cebinde taşıdığın küçük çakınla yonttuğun ve sonra da öptüğün kalemini, dolaştığın tenha sokakları görme umuduyla geldim Ada’na.

Yazdıklarından biliyorum ki bu Ada ve bu ev, senin sığınağındı. “Semaver”de anlattığın Halıcıoğlu’nda bir fabrikada çalışan Ali ve onun yaşlı annesi, Makbule Hanım ve oğlu Sait miydi acaba? Anneni düşünerek mi yazdın, benim her okuyuşumda kendimi tutamayıp ağladığım o güzel hikâyeni? Bunu bilmiyorum. Ama burası; bir röportajında sana sorulan “Yaşamak nedir?” sorusuna verdiğin “balık tutmak, kahvede oturmak, yanımda çok sevdiğim köpeğim, insan tanımak, hiçbir şeye bağlanmadan avare gezmek bütün gün. İşte ben böyle bir hayattan zevk alırım, buna yaşamak derim.” dediğin yerdi…

Yaşar Kemal, “Bu Diyar Baştan Başa” kitabında şehirdeki hâlini şöyle tanımlıyor: “Akşam üstleri Tünel’den Taksim’e doğru sol kaldırımdan yürürseniz, gözünüze dalgın, siyah gözlüklü, yüzü kederli, -yüzündeki keder besbellidir, elle tutulacak gibi, yüzde donup kalmıştır- pantolonu ütüsüz, ağarmış saçları kabarmış bir adam çarpar. Bu adamın, bu Beyoğlu kalabalığı içinde bir hâli vardır ki (daha doğrusu her hâli) size bu koskocaman şehirde yalnız, yapayalnız olduğunu söyler. Bu neden böyledir? Orasını kimse de bilmez… Bu adamın üstünden, başından da yalnızlık akar. Bir de bu adama, Kadıköy İskelesi’nin kanepelerinden birine oturmuş, heybeli köylüleri, çıplak ayaklı serseri çocukları, hanımefendileri seyrederken rastlarsınız. Bu adam hikâyeci Sait Faik’tir.” Biliyorum ki bu ada ve bu ev, senin şehri ve belki de yalnızlığını unuttuğun yerdi.

“Şehri Unutan Adam” hikâyende yazdığın gibi “insanları sevmek arzusuyla çıktığın sokaklar buradaydı. Yaşar Kemal sana “yalnız bir adam” demiş. Yalnız değildin sen. La Mancha’lı Don Kişot’un yanında nasıl Sanço Panza’sı varsa, sana da yoldaşlık eden bir Panco’n vardı. O Panco ki, içine hapsettiğin adamın hikâyelerine sinen gölgesi olarak her zaman yanındaydı. Tanpınar’ın ifadesiyle “Dışarıda gördüğünü kendi içinde arayan adam”dın sen çünkü… Bir de annen vardı tabii, seni çok seven ve her zaman destekleyen…

Sarnıç’ta diyorsun ki “Bu dünya insan için kâfiydi. Bu dünyada insan en güzel, en büyük, en bahtiyar mahlûktu… O hâlde niçin sokakta çıplak çocuklar, aç gezenler, işsiz delikanlılar, titreşen köylüler, yalnız namazlarını ve torunlarını seven ihtiyarlar vardı?”

Ustam, ne yazık ki bu dünya insanlar için kâfi gelmiyor. İnsanoğlu büyük bir açgözlülükle dünyadaki güzellikleri yok etmeye devam ediyor.Sokakta yine çıplak çocuklar, aç insanlar, işsiz gençler ve namazlarından ve torunlarından başka kimseyi sevmeyen ihtiyarlar var. Sen de yazmıştın ya dünyanın değiştiğini… Evet, dünya değişiyor ama istediğimiz yönde değil. Sen ve senin kuşağın kuşları, yeşillikleri, yol kenarlarında toprak anamızın yeşil saçlarını çok gördünüz. Sizin kadar olmasa da o güzellikleri benim kuşağım da yaşadı. Sen hikâyelerinde “benden söylemesi” diyerek bizleri bu konuda uyardın. Nasıl ki La Mancha’lı şövalye, Bizlere insan sevgisini anlattın dedin ki “Bir insanı sevmekle başlar her şey…”

Ve dedin ki… “Nereden gelirse gelsin dağlardan, kuşlardan, denizden, insandan, ottan, böcekten, çiçekten. Gelsin de nereden gelirse gelsin! Bir hişt sesi gelmedi mi fena. Geldikten sonra yaşasın çiçekler, böcekler, insanoğulları.”

İşte geldim yanına “Hişt!” diyorum “Hişt! Hişt!” Ve sana zeytin gözlü Mudanya’nın dağından, taşından, kurdundan, kuşundan, otundan böceğinden, kırmızı sardunyalarından, martılarından, güvercinlerinden ve tabii balıkçılarından getirdiğim selamlarımı sunuyorum. Seyhan Can

F-A


üzerine yazdı 04/06/2023

Şair Sait Faik

Size bambaşka bir çağdan yazıyorum
Belki insanlık adına bir çok yoksunluk söyleydiniz kendi döneminize ait ama ne yazık ki bir şeyi daha eksildi
mektuplarda bitti artık
Ve onunla beraber beklemenin güzelliğide
Artık herşey çok hızlı ve daha unutulur oldu
Beklemenin kattığı kıymet kayboldu
size bu yokluğun şiirlere nasıl yansıdığını bir şiirimle açıklayayım

Beklemenin güzelliğini unuttuk.
Aylar sonra okduğumuz bir selamın,
Her hecesinde binlerce şiir yazardı.
Köşesi yanık kağıtları,
Bağrımızın ataşine basardık.
Solmuş mürekkebin isi,
Benzi atmış suretimize can katardı.
Habersiz geçe günler,
Yaprak yaprak düşlerimizi,
Göğe uzanan ağaçların, tepesine asardı.
Şimdi dünkü ömürler kısalmış gibi.
Zaman çabuk akıyor da
Telaşımızdan kaldık, ömürümüzün seyircisi.
Akşam gördüğümüzü,
Sabahında anmıyor diye
Seyircisi olduğumuz sevdalara darıldık.
Ah yekta zamana aldanıp
Gönlüme seyirci kaldım, sanma.
Bekle!
Postacıların mektupları,
unuttuğu bir çağda,
Beklemenin güzelliğini yaşa.

Şiirler hala diri ve özlenesi elbet bir gün ulaşır saklanan kimse mısralarında o ilk mektup gibi temiz ve Samimi duygularla

Daniele Sardone – Roma/İtalya (Çeviri:Rana)


üzerine yazdı 22/06/2021

Sadece Noel hediyesini açan bir çocuğun gözlerindeki o ifade, hikayelerinizi keşfettiğimde hissettiğim duyguyu gerçekten açıklayabilir. İtalya'da tamamen bir yabancıyken, İtalya'nın en köklü yayınevlerinden birinde kitabınız basıldı ve şuan burada en iyi edebiyat dergileri size methiyeler düzüyor.

Bir müzisyen olarak gördüğüm, okuduğum ve hayran olduğum her şeyden derinden etkileniyorum. İnsanlar, kitaplar, anıtlar her zaman manevi ve dolayısıyla müzikal beslenmemin ana kaynakları olmuştur.

Yürek parçalayan, komik, absürt hikayeleriniz insan ruhunun mükemmel bir özeti. Insan halinin her nüansına değiniyorsunuz. Sizin gözlemleme, yaşama ve hayatta kalma tarzınız benim müziğimi de derinden etkiliyor. Çok yakında hikayelerinizden ilham alan bir müzik eseri doğacak. Çünkü hayaller gerçeklikle buluştuğunda, kendileri gerçek oluyor ve hayatın içindeki gerçekliklerimiz bu sayede hafifliyor.
Sevgili tatlı hayalperest eserleriniz için teşekkür ederim.

Ersu Batuhan Ergeldi – Tokyo, Japonya


üzerine yazdı 10/03/2021

Sevgili Sait Faik,

Hikayelerinizle başka bir insan oldum. Keşke daha önceden sizi tanısaydım diye geçirdim içimden. Fakat bize bıraktıklarınız, anlatımınız ve kelimeleriniz öyle güzel dokundu ki yüreğimize. Farklı yaşlarımda tekrar tekrar okurum yazdıklarınızı, her defa farklı şeyler hissederim sanırım yaş aldıkça daha fazla anlamaya başlıyor insan. Edebiyatı hep sevmişimdir ve size yazmış olduğum ufak bir hikayemi armağan etmek isterim.

Uzun bir günün ardından yorgun adam penceresini açtı. Sessizdi bu gece gökyüzü. Yüzüne vuran tatlı bir soğuk vardı. Derin bir nefes aldı. Bazen hava böyle olurdu. Nefes almaya doyamıyordu. Yaşadığını hissediyordu. Gözlerini kapattı – pencereninin önünde oturuyordu. Düşüncelere daldı.. Tenine vuran bu küçük dokunuş onu geçmişe götürmüştü. Hatırladı. Bu yayla havası olmalıydı. Doğa ile seviştiği- böceklerin sesini dinlediği- balkonunu hatırladı. Kaç yıllar geçmişti. Çilekleri hatırladı. Çıktığı kiraz ağacını. Bir türlü yetiştiremediği elma ağaçlarını. Heyecanla indiği yokuşu özlemişti. O hep orada kalacaktı belki unutulacaktı. Fakat hissettirmeden başkalarına hikaye olmaya devam edecekti. Üşüdü adam. Kapattı hayallerini ve gerçek hayata doğru yelken açtı.

Sevgim ve Saygımla,
Batuhan

eren karaman


üzerine yazdı 16/02/2021

sait abi, seni çok özledim.

Ayşe Şahin


üzerine yazdı 11/02/2021

Sevgili Sait Faik,
Çocukluğum seninle geçmedi belki ama ben seninle büyüdüm. Ne yazık ki çok geç tanıştım seninle ama hikayelerini okuduktan sonra hayatı tanıdım. O sebepledir ki ben seninle büyüdüm.
Burgazada'da bir kaldırımda oturduk birlikte, gelen geçeni seyrettik, gökyüzüne baktık. Panço'yu çıkardık cekedimizin cebinden. Birlikte denizi seyre daldık, lodosları dinledik. Dünyayı hayatı sevdik; işte o zaman başladı her şey. O kadar gerçekti ki hikâyelerin, sen hikayelerini yazarken, ben hikayelerini okurken hep birlikteydik.
İyi ki yazdın, iyi ki okudum. Hayatımın her yerindesin Sait Faik…

Gurel Cetin


üzerine yazdı 18/01/2021

Hikayeleriniz çok gerçekçi ve derin. Vasat bir konuyu nasıl bu kadar akıcı anlatıyorsunuz hayret edilecek şey. Hayatımıza anlam ve renk kattığınız için minnettarım.
Hürmetler.

Tayfun Tarçın


üzerine yazdı 18/01/2021

Sevgili Sait baba!

Uzun yıllar önce birgün senden alıntılanmış bir sınav sorusunda karşıma çıktın. Okudukça okudum. Gittim kitaplarını buldum. Kumpanya, Kayıp Aranıyor,Semaver, Havada Bulut… Ve daha nicelerini. Paltonun cebine girip seninle konuşan Hidayet' e kadar tanıdım herkesi. Sen benim arkadaşım, dostum ve benim iç sesimsin. Dünyanın içinde kayboluyorum seni okurken. Kahvehaneleri, sokakları, içine kapanmış yalnız insanları daha çok merak ediyorum. Milyonların hikayelerini..Sen hep varol emi..Adana' dan kocaman selamlar

ONUR AKSOY / ESKİŞEHİR


üzerine yazdı 17/01/2021

Sayın Abasıyanık ,
Öyküleriniz gibi hayatın da girişini ve bitişini belirsiz kılan hafızamız , hep gelişme evrelerini sunacak bize.Biz de diyeceğiz ki "Bir insanı sevmekle başlattı üstadımız sonucu belli olsa da varsın gelişmeyi doya doya yaşatsın."
Sonucu belli olan hayatın gelişme evresinin üstadına rahmetle , hadi kediler balık bekler…

Burak Parlakbilek


üzerine yazdı 17/01/2021

Üstadım Sait Faik,
Burgazada'yı seninle sevdim, geçmişte o güzel adayı ve senin günümüzde müze olan evini sanki seninle karşılıklı edebiyat sohbeti yapacakmışız gibi defalarca ziyaret ettim, hatta bu ziyaretlerinden biri bir Babalar Günü'ne denk geldi de sana mektup bıraktım "Okuyucularının Babası olarak Babalar Günü'n kutlu olsun" diye… Hikaye okumayı seninle sevdim, özellikle denizden, Burgazada'dan bahseden hikayelerini çok sevdim ve okuduğum hemen her hikayene kendimi öyle kaptırdım ki kendimi o hikayelerin içinde hissettim ve okumayanlara da senin eserlerini okumalarını tavsiye ettim. Müthiş bir gözlemci olmana ve gözlemlerini kaleme döküp hikayeleştirmene hayranlık duydum. Ben de zaman zaman etrafımı gözlemledim ve bunun sonucunda kimi tanıdıklarıma "Sait Faik seni tanısa kesin seni bir hikayede anlatırdı" diyerek dost ortamlarımda da seni andım. Hemen hemen tüm eserlerini edindim. Ve şimdi diyorum ki; "İyi ki Türkiye'min ve Türk edebiyatının Sait Faik'i var"

Defne Hadiş


üzerine yazdı 17/01/2021

Hişt Hişt,
“Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey.”
Seni seviyorum.

Medihan Polat


üzerine yazdı 17/01/2021

Sevgili Sait Faik,

Yaşadıklarından dökülen, hayallerinden süzülen tüm yazdıkların ta küçükten yoldaşım benim.
Deniz gören okullardan geçtim; nehirlerin, göllerin yanına geldim. Senin bir nehirden başlayıp, bir denizin ortasında sona eren yolculuğunun aksine bir denizden başlayıp, bir nehirle adını bulan şehrimizde devam ediyor hayatım.
Memleketlim Sait Faik,
Bir zamanlar buralarda olduğunu bilmek ne güzel… Senin çocukluk gözünden, hikayelerinde gizlenmiş ipuçlarından keşfetmeğe çalışıyorum hala bu şehri. Çocuk adımlarının bu sokaklarda, çarşılarda, meyve ağaçlarında, göldeki günbatımının harelerinde gezindiğini bilmek, o izleri aramak ne iyi…
Aramaktan vazgeçmeyenlerden, yazmasa deli olacaklardanım.

Medihan POLAT
İstanbul-Adapazarı

Necla


üzerine yazdı 17/01/2021

Bir kır kahvesinde sizinle oturup deniz, aşk ve insandan konusabilseydik..
Kısa mesajların bile daha da kısaltılarak yazıldığı günümüzde artık kimse mektup yazmıyor. Ben yazmak istedim. Hayat ve insan bir yürekten kaleme nasıl bu kadar güzel dökülebilir sizden öğrendim.
Hani kitap okurken beğenip altını çizdiğimiz cümleler vardır ya ben tüm hikayelerinizin altını çizdim. Hepsinde kenara ittigimiz, onemsemedigimiz, vazgectigimiz, küstürdüğümüz, incittigimiz ve unuttuğumuz İNSANI buldum. Bir insanı sevmekle başladı her şey. Ben sizi çok sevdim, sizle ben insanı yeniden sevdim. İyi ki var oldunuz ve iyi ki varsınız..

İnsanlar içinde bir insan


üzerine yazdı 16/01/2021

Sevgili Sait Faik,sen gittiğinden beri hiç birşey değişmedi…mesela hala çarsiya inemiyoruz…anlattığın olaylar hep tekerrür ediyor.sadece kişiler zaman ve mekan değişti.kolera gitti kovid geldi vs…bu zamanın senin zamanından tek farkı var ikinci bir sait faik yok.senin yokluğunun dışında herşey aynı.ruhun şad olsun.

Dilek A.


üzerine yazdı 16/01/2021

Ben bir acayip oldum. Gözüm kimseyi görmüyor, kimsenin kapımı çalmasını istemiyorum.

Ben önceden çok sağlam basardım yere.
Sonra biri geldi. Bıraktım kendimi öylece. O da tutmadı beni. Yine de ben ona tutundum. Ama yalnız olmuyormuş.
Elleri yoruluyormuş insanın uçurumun kenarında tek bir ince dala tutunurken.

Bugün bir randevu istiyorum Sait Faik Abasıyanık’tan. Uçurtma okuyalım söğüt ağacının altında yahut ceviz.

“Yalnızlık dünyayı doldurmuş. Sevmek, bir insanı sevmekle başlar her şey. Burada her şey bir insanı sevmekle bitiyor.”

 

PTDC0128 PTDC0102 PTDC0101 PTDC0093 PTDC0087 PTDC0046 PTDC0063 PTDC0073 PTDC0081 PTDC0054 PTDC0030 PTDC0031 PTDC0040 PTDC0041 PTDC0044 PTDC0029 PTDC0028 PTDC0027 PTDC0026 PTDC0025 PTDC0016 PTDC0018 PTDC0020 PTDC0022 PTDC0023 PTDC0014 PTDC0013 PTDC0012 PTDC0011 PTDC0010 PTDC0005 PTDC0006 PTDC0007 PTDC0008 PTDC0009 PTDC0004 PTDC0003 PTDC0002 PTDC0001